Hesabım
HOŞ GELDİNİZ
Hızlı ve güvenli alışverişe giriş yapın!
HENÜZ ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?
Kolayca üye olabilirsiniz.

Geleceğin Güvencesi Toprağı ve Ormanı Korumak

11-08-2021 14:03
Geleceğin Güvencesi Toprağı ve Ormanı Korumak

Geleceğin Güvencesi Toprağı ve Ormanı Korumak

 

Yaşam kalitemiz söz konusu olduğunda toprağımız çok önemlidir. Sadece bitkilerin nasıl büyüdüklerinde değil, soluduğumuz havada da rol oynarlar. Toprağımızı aynı anda koruyabilen ve muhafaza edebilen yöntemler vardır. Bunlar bireyler tarafından veya tüm toplum tarafından gerçekleştirilebilir.

İyi işletim prosedürlerinin uygulanması bu süreçte bir fikirdir. Genel olarak, çevre dostu alışkanlıklar uygulamak da başka bir fikir ve başarılı bir yöntemdir. Koruma yaklaşımları, bireysel topluluklar ve tüm dünya için bir faydadır.

Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, küresel ısınma, okyanus asitlenmesi, ozon tabakasının incelmesi gibi pek çok çevresel sorunlara karşılık, insanlar dünyamızı sağlam tutmanın yollarını aramaktadırlar. Bunu yapmanın en önemli yolu toprağın korunmasıdır.

Toprağın korunması, aşırı kullanım, asitlenme, tuzlanma veya diğer kimyasal toprak kirlenmesinin neden olduğu erozyon veya verimliliğin azalması nedeniyle toprak kaybının önlenmesidir.

 

Toprağı Korumanın Yolları

• Ormanları koruma

• Tampon şeritleri kullanma

• Yeraltı sularının doğru kullanımı

• Sürmesiz tarım

• Daha az beton yüzey

• Rüzgarı siper alan bitkiler yetiştirme

• Teras bitkileri yetiştirme

• Ağaç dikme

• Ürün rotasyonu kırpma döndürme gibi

• Toprak sulama

• pH'ı koruma

• Solucanlar ekleme

• Yerli mahsuller yetiştirme

• Malç ile besleme

• Otlatma izleme

• Barajlar

• Gübreler

• Toprağı sıkıştırmama

• Yağmur suyu kontrolü sağlama

• Büyümeyi izleme

• Aksan bitki örtüsü

• Sürme yaklaşımı

• Sert kazma yöntemleri kullanmama

• Yağmur suyu akmasına yönelik drenaj kanalları kazma

• Bir yağmur fıçısı veya yakalama havzası takma

• Bir toprak uzmanından toprak değişikliği ile ilgili destek almaktır.

 

Toprağı koruma yukarıda bahsi geçen uygulamalarla yapılmaktadır. Bu uygulamaların daha geniş amacı bizi geleceğe götürür. Ticari faaliyetler çevremizdeki toprakla ilgili birçok soruna neden olma eğilimindedir. Birlikte çalışan herkes toprağı koruyabilir ve doğal verimlilik faydalarını artırabilir. Toprağınızın ihtiyaç duyduğu tüm ürünlere "Bitki Besleme Ürünleri” kategorimizden ulaşabilirsiniz.

 

Toprak Kirliliğinin Etkileri

Toprak Veriminin Azalması

Toprak kirliliğinin artması ile toprağa bağlı yaşayan bitkiler ve ekinler zarar görmeye başlar. Özellikle artan kirlilik ile beraber bitkiler ve ekinler için gerekli olan minerallerin ve diğer besin maddelerinin azalması toprak verimliliğini azaltır ve toprağı çoraklaştırmaya başlar.

Toprağa gömülen ve yenilenemeyen bakır, çinko, kurşun vb. diğer katı atıklar da toprağı kirletmekte ve bıraktıkları ağır metaller ile tarımsal arazilerimizi yok etmektedir.

Canlıların Sağlığına Etki Eden Tehdit

Topraklarımız ekosistemin bölünmez bir parçası. 1 gram ekilebilir toprakta 500 metreye kadar 100 milyon bakteri ve mantar yaşamaktadır. Ayrıca topraklarımızda binlerce çeşit alg, virüs gibi mikroorganizmalar da aktif bir şekilde bulunmaktadır. Attığımız atıkların yaydığı kimyasal maddelerin oluşturduğu tehdit canlıların yaşamını etkilemekte ve aynı zamanda ekinlerimize bulaşmaktadır. Bu sebep ile toksik maddeler besin zincirine karışmakta ve diğer canlıları da dolaylı olarak etkilemektedir. Toprakta artan kirlilikle çoğalan zararlı böcekler, özellikle sivrisinek, fare, akrep ve yılan gibi canlılar dizanteri, kolera ve tifo gibi hastalıkları yaymaktadır.


Ormanları Koruma Yolları

Doğal çevre yeryüzündeki tüm canlıların yaşadığı ortak alandır ve bu nedenle de doğa ne kadar temiz ve sağlıklı olur ise doğada yaşayan insanların, hayvanların, bitkilerin sağlıkları da o kadar iyi olacaktır.

Doğanın sağlığı açısından önemli olan unsurların başında ormanlar gelmektedir. Dünyamızın akciğerleri olan ormanlar aynı zamanda tüm canlılar için büyük önemler taşımaktadır. Bu nedenle de ormanları korumak oldukça önemlidir.

Öncelikle orman yangınlarının önüne geçmeliyiz ve piknik alanlarında yakılan ateşlerin oradan ayrılmadan tamamen söndüğünden emin olmalıyız.

Bilinçsiz bir şekilde ağaç kesilmesini engellemeliyiz.

Yangınların ya da ağaçların kesilmesi nedeni ile ormanların yok olduğu bölgelerde tekrar ağaçlandırmalar yapmalıyız.

Odun temini için ormanlardaki ağaçların kesilmesini engellemek için alternatif ısınma yöntemleri bulmalıyız.

Ormanların önemi hakkında insanları bilinçlendirmeliyiz.

Ormanlardaki ağaçları kesenlere ve orman yangını çıkaran kişilere karşı caydırıcı cezalar oluşturulmalıdır.


Toprak kirliliği nasıl önlenir?

Doğru Atık Yönetimi

Toprak kirliliğinin en önemli nedenlerinden bir tanesi de düzgün işlemeyen atık yönetimidir. Atık yönetimi ve sürecinin yanlış yapılması ile atıklar düzgün bertaraf edilmemekte ve toprağa zararlı kimyasallar bırakabilmektedir. Özellikle evlerde oluşan organik atıkların doğru bir şekilde bertaraf edilmeyişi ile atık bekleme alanlarında metan gazı gibi zararlı gazlar birikebilmektedir. Yağmur suları ile toprağa geçen bu zararlı gazlar hem toprağı kirletir hem de ileri aşamada asit yağmurlarına sebep olabilirler. Bu nedenlerden ötürü atık toplama ve yönetim sürecinin düzgün işlemesi toprak kirliliğini azaltabilecek en önemli önlemlerden biridir.

Endüstriyel Atıkların Bertarafı

Endüstriyel üretim sırasında çıkan kimyasal atıkların kurallara uygun ve düzgün kaldırılması topraklarımızın kirlenmesini önleyebilir. Özellikle bilinçsizce yönetilen endüstriyel atıklar hem su kaynaklarımızı hem de topraklarımızı kirletmektedir. Bu sebeple firmaların su atıkları düzgün bir şekilde yönetmesi ve filtrelemesi kimyasal atıkların topraklarımızı kirletmesini önleyebilir.

Geri Dönüşüm ve Geri Kullanım

Toprak kirliliğini azaltmanın diğer bir yolu da çıkan atığı azaltmaktan geçer. Bundan dolayı kullandığımız ürünlerin geri dönüşümü ve geri kullanımı büyük önem arz etmektedir. Yeniden kullanım ve geri dönüşüm ile atıkların oluşturacakları zararı minimize edebiliriz.

Topraklarımız da dünyamızda bulunan diğer kaynaklarımız gibi sınırlı ve gün geçtikçe tükenmektedir. Eğer dikkat etmezsek sonuçları bizler için ve diğer canlılar için tehlikeli bir hal alabilir. Fakat bireysel olarak alacağımız önlemler ile biz de üreteceğimiz atık miktarını azaltarak ve ürünlerimizi geri dönüştürerek bu durumu değiştirebiliriz.

Toprağı Tanımak

Çiftçiler tarım arazilerinde zirai ilaç kullanımda çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Geçim kaynakları olan topraklar ve ülkemizin tarımda geleceği için tescilli ürünler kullanmaları gerekmektedir.

Zirai ilaç kullanımından önce toprak analizi yapılması tavsiye edilir. Bahçemize, tarlamıza ihtiyacı olandan daha fazla gübre uygulamamalıyız. Gübre kullanımından önce mutlaka uzmanlardan görüş almalıyız. Belki de sadece toprağımıza belirli bir besin maddesi eklememiz yeterli olacaktır. Güvenilir sonuçlar elde etmenin en basit yolu toprağımızı test ettirmektir.


Orman Ağaçlarının Planlı Kesimi

Ormansızlaşmanın temel sebeplerinden biri, ağaçların ticari olarak kesilmesidir. Ağaçlar çok yıllık bir kaynak olarak kabul edilmekle birlikte, çok büyük çapta sömürüldükleri zaman eski hallerine ulaşmaları ya asla gerçekleşmez ya da onlarca yıl beklemek gerekebilir.

Orman Yangınlarının Kontrolü

Yangın nedeniyle ormanların tahrip olması veya yok olması oldukça yaygındır. Bazen, yangın şimşek çakması veya sürtünme gibi doğal süreçler ile başlar, çoğu durumda ise kasıtlı olarak veya kasıtsız olarak insan tarafından da orman yangınları başlatılabilir.

Yanan Ormanların Onarılması

Yangından sonra fidan dikmek yerine doğanın kendini yenilemesi beklenmelidir. Ülkemizde ormanların çoğunluğunda çam ağaçları bulunmaktadır. Yanan ağaçlardaki kozalaklar dayanıklı ve tek başlarına 2 yıl bozulmadan korunabiliyor. Kozalaklardaki tohumlar külün içerisine düşüyor ve yangından sonraki ilkbaharda çimleniyor. Yanan bölgede tekrar bitki örtüsü oluşmasını sağlıyor.

Yanan orman alanlarının korunarak bitkilerin kendiliğinden geri gelmesinin sağlanması, sadece ağaçlar için değil, diğer otsu bitkilerin ve çalıların da korunması açısından önemlidir. Fidan ekimi sadece kozalak tohumlarının ulaşmadığı alanlarda yapılmalıdır.

Ağaçlandırma ve Ormanlaştırma

Yapılan kesimler sonrası o bölgenin tekrardan ağaçlandırılması gerekmektedir. Bu, doğal veya yapay yöntemlerle yapılabilir. Benzer şekilde, yangın veya madencilik faaliyetleriyle tahrip olmuş ormanlık araziler yeniden ağaçlandırılmalı ve bölgenin tekrardan ormanlaşması sağlanmalıdır. Engebeli arazide hava tohumlama tercih edilen bir yöntemdir. Ağaçlandırma için ağaç seçimi yerel coğrafi koşullara göre yapılmalı ve ağaçların ilk gelişmesinde özen gösterilmelidir.

Tarım ve yerleşim amaçları için orman alanlarının tahribinin kontrol edilmesi

Günümüzdeki tarım alanlarının çoğu bir zamanlar ormanlıktı ve daha sonra tarım kullanımı için dönüştürülmüştür. Fakat şimdi, ekosistemin tamamı için daha fazla ormansızlaştırma tehlikeli bir durumun habercisidir. Benzer şekilde, köylerin, kasabaların ve şehirlerin gelişmesi için orman arazileri dönüştürülmüş ve bu süreç büyük miktarda orman kaybına neden olacak şekilde günümüzde devam etmektedir. Bu durum kontrol edilmeli ve şehirlerin etrafında yeşil kuşaklar geliştirilmelidir.

Orman ve orman ürünlerinin doğru kullanımı

Genellikle ağaçlar kütükler için kesilir ve geri kalan dal, kabuk vb. parçaları ise bırakılır. Ormanlar ağaçlarının her parçası değerli olduğundan, kereste dışında elde edilen diğer yan ürünlerinde mutlaka değerlendirilmeye alınması gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye’de dahil her ülke kendine özgü orman alanını "milli park” olarak geliştirerek onları koruma altına almıştır.

 

2021 Türkiye Orman Yangınları

Ege ve Akdeniz bölgelerimiz de orman yangınlarının daha fazla olmasının temel nedeni iklim. Çünkü yazları kurak ve sıcak bir Akdeniz iklimi hâkimdir. Bu aylarca yağışın olmadığı, sıcaklıkların çoğunlukla 30°C’nin üzerinde olduğu hatta 40 °C’ye ulaştığı, ek olarak bağıl nemin düştüğü bir iklimdir. Binlerce yıldır hakim olan bu iklime uyum sağlamış maki ve kızılçam ormanları da Ege ve Akdeniz Bölgelerinde geniş alanlar kaplamaktadır. Meşe ormanları ise sanıldığının aksine bu bölgelerde çok yaygın değildir ve Çanakkale ve Balıkesir’in tepelik alanlarında, Çeşme Yarımadasında ve İç Ege’de biraz daha fazla yaygındır. Kızılçam ve makiliklerin içerdikleri reçine ve çeşitli uçucu yağlar, söz konusu bitki örtülerini yangına karşı son derece hassas hale getirmektedir. Mart ayından itibaren orman yangını riski ortaya çıkmaya başlar ama Temmuz ve Ağustos ayları orman yangınları için riskin en fazla olduğu aylardır. Bu aylarda ormandaki en ufak kıvılcım çok büyük yangınlara dönüşebilmektedir. Bu kıvılcım bazen yıldırım, rüzgârla dalların birbirine sürtmesi gibi doğal nedenlerle çıkarken bazen hatta çoğunlukla insanların etkisiyle çıkabilmektedir.”

İnsanlar kasıtlı ya da ihmal / kaza gibi nedenlerle yangınlara yol açabilmektedir. Kasıtlı yangınlar yerleşim yeri ya da tarla açmak, terör ve kargaşa çıkarmak gibi nedenlerle çıkarılmaktadır. Uzun süreli yangın istatistiklerine göre tüm yangınların yüzde 10’u kasıtlı nedenlerle çıkarılmaktadır. İhmal ve kaza sonucu çıkan orman yangınlarının en büyük nedenleri ise anız ya da bahçe artıklarını yakma ile ormanda mangal yakma sonucunda ateşin kontrol edilemeyip ormana sıçraması ile çıkmaktadır.

İkim değişikliği doğrudan orman yangınlarının çıkmasına neden olmaz ancak yangın çıkma riskini arttırır. Çünkü ülkemiz koşullarında iklim değişikliği ile birlikte kuraklıklar şiddetlenmekte ve sıcaklıklar rekor seviyelerde artmaktadır. Bu durum ormanlarda öncelikle yanıcı madde yükünü arttırmakta. Yanıcı madde yükü ağaçlardan dökülen yaprak ve dalların toprak üzerinde birikmesi ile artmaktadır. Kuraklığın şiddetlenmesi ile birlikte ağaçlar su dengesini sağlamak için yapraklarını zamanından önce dökmekte hatta kuruyarak ölebilmektedir. Bu kuru organik maddenin artması yangın riskini de yükseltmektedir. Yine iklim değişikliğine bağlı olarak böcek ve mantar gibi zararlıların artması ile birlikte ormanlardaki bitkilerin kuruyarak ölmesi de yanıcı madde miktarını yükseltmektedir. Hem ormanlardaki kuru organik maddenin artması hem de canlı ağaçların su içeriklerinin azalması herhangi bir orman yangını başladıktan sonra yangınların çok hızlı bir şekilde büyümesine yol açmaktadır.

28 Temmuz 2021'de Antalya'nın Manavgat ilçesinde başlayan ve Türkiye'nin birçok şehrine yayılan orman yangınları. 10 Ağustos 2021 itibariyle; çoğunluğu Akdeniz, Ege, Marmara, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 53 ilde çıkan 275 orman yangınında, yüzbinlerce hektar orman ve yerleşim yeri küle döndü ve binlerce hayvan yaşamını yitirdi. Bölgelerdeki tarım alanlarının yangında kullanılamayacak hale geldiğini görmekteyiz.

İnsan yaşamının dengesi ve geleceğimiz için toprağı ve ormanlarımızı korumanın daha da önem kazandığını gözlemlemekteyiz. Bu felaket yüzbinlerce hektar orman, yerleşim yerleri ve tarım arazilerini yok etti. Ekosistemimizin devamlılığı için tedbirlere ve bireysel olarak doğayı koruma yollarına dikkat etmeliyiz.

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.